Alfa

4 Posted by - 10 Ocak 2018 - Ocak 2018

Kendimden göç eder gibiyim, kalan bir kum bataklığı çöl ortası. Öylesine kavurucu, öylesine boş ve sessizlik fırtınası. Kendimden göç edebilmenin gerçekliğini düşündüm. Kendinden kaçamıyor insan ama boş ve canlı yaşamaz olmuş o çölü görebiliyor uzaktan yine de. İçinde yaşayıp, uzaktan görebilmek kendi içinde algıda zorlama yaratıyor zaten.

İnsanın iç dünyası aynı mikro evren gibi. Atom altı bölgede bilinen fizik kuralları nasıl geçersiz kalıyorsa, insanın iç algısıyla kurduğu ben ülkesinde insanın tüm mantık örgüsü birden anlamsızlaşabiliyor. Bir mantık çizgisi üzerinden ulaşmaya çalıştığımız hüküm kendi zıddını olanca baskınlığı ile var edebiliyor. Bir duyguya, bir algıya karşı kendimizi korumak isterken, tüm bilgi ve mantık birikimimizi kullanarak akılcı kararlar ortaya çıkarıyoruz. Aynı hızda bu sonucun tam aksi yönde hareket edebiliyoruz da. Bilinen aklın tüm sınırlarının yerle bir olabildiği karmaşa hükümdarlığı burası. Akıl yaşam kadar belirleyici olamayabiliyor bu hükümdarlıkta. “Çok düşünme delirirsin” sözü buradaki çıkmaz sokağı tanımlayan haritanın kapağı belki. Tüm bilinen ve olması gereken denklemin aksine bir sonuçla biz deli olmaktan korkmadık ki hiç.

Korkutucu olan Alfalara koşulsuz boyun eğmek zorunda kalan sürüye ait sıradanlıklardı. Sürüden ayrılan avcı hızla av olmak zorunda kalır. Ama zaman içinde kendini gerçekleştirmesi önlenemez bir kesinlik daha var. İstisnasız her avcı bir av olarak ölmek zorundadır. Yaşama yem olmaktan kaçabilecek kadar hızlı koşan yok henüz.

 

 Yazar: İbrahim Karaca
E-Posta: ibrahimlikaraca@gmail.com

Yorum Yok

Yanıt yaz