İstanbul’a Ait Biraz Karışık

5 Posted by - 8 Kasım 2017 - Kasım 2017

Tanıdığım bir şehirdeyim, tanımadığım milyonlarca insan etrafımda… Kim bu etrafımdaki insanlar? Düşünceleri, bakışları; göz bebeklerinden bile bu kadar uzak insanların, sözlerine güvenmek imkansız. Aklımdan bir şiir geçiyordu az önce, gülümsedim. Şair çıkıp gelse tekrar, düşünmek için gözlerini kapatabilecek kadar güvende hisseder miydi acaba?

Galata köprüsünde yürürken durdum bir an; bir yanımda arabalar son sürat, diğer yanımda boğaz durgun, berrak. İnanması zor ama söylediklerine göre onun da içindeki akıntıları karmakarışıkmış, tıpkı bildiğimiz İstanbul gibi. Sanki bu akıntıların karaya vuran şavkı, tüm gün bizi oradan oraya savuran o aksak ritimli şarkı. Boğazdaki şaşkın palamut sürüleri gibi E-5’e köle olmuş insan güruhu. Aşağısı karışık yukarısı karışık… Bir tek suyun üstü sakin, üzerinde şehrin ışıkları…

Tanıdığım bir şehirdeyim, tanımadığım kendimle birlikte. Yıllarımın geçtiği İstiklal’de yürüyorum, çiseleyen yağmur ile derin bir sohbette. O dertli; kalabalıktan, ben dertli; yalnızlıktan, o dertli; yalnızlıktan, ben dertli; kalabalıktan. Anlıyoruz birbirimizi frekanslarımız tutmasa da. Muhabbet son derece hicaz makamında…

Karaköy’e iniyorum yürüyerek; yılların eskitemediği ruhu, yılların eskittiği binalarda arıyorum. Arada sırada, evlerin arasından kendini gösteren deniz beni kendine çağırıyor gibi ilerliyorum sokaklarda. Yokuşu iniyor olmanın rahatlığı, en güzel yanı; Taksim-Karaköy yolculuğunun.

Cami yanında bir parkta göz göze kalıyoruz İstanbul’la; bir kere daha aşık oluyorum, biraz sonra unutmak üzere. Ben ona hayran, o benden habersiz. Dalıp gidiyorum karşı sahilin güzelliğine…

 

Uzak

Yorum Yok

Yanıt yaz