Bulantı

7 Posted by - 9 Ekim 2017 - Ekim 2017

Zihnim işlerden güçlerden arınmış, bir ağaç gövdesine dayanmış, önümde serilmiş denizi izliyorum; yeşilliklere sığınmış. Düşüncesizce düşünüyorum hayata dair varoluş problemlerimi. Cevabını bulamayacağım sorulara geçer not alacak gidişatlar arıyorum. Bildiğim her şeyi döküyorum kağıda; kağıtta büyük beyazlıklar, anlamsız karaltılar. ¾’ü deniz olan dünyada hep karalardan bahsetmek gibi, sayfanın karanlık kısımlarını okuyorum sadece.

Fermentasyon gerçekliğine deneysel temeller arıyorum bünyemin içinde. Adam olmaz üzümlerin çilekeşçe karanlıklara sabretmesiyle güzelleşmesine dem vuruyorum. Demleniyorum, sular kaynıyor altımda, üzümler aklımı karıştırıyor. Kırmızılara sarılıyorum, lacivertleşen denize nazır. Üzülmüyorum hayata dair gerçeklere, buyur ediyorum evimin baş köşesine; ben eski zamanlardaki gibi oturma odasında pijamalarımla çakır keyifli müzik dinliyorum.

Gidişler arıyorum boş zamanlarımda. Ancak boş zamanlarımda anlayabiliyorum, hayatımın ne kadar boşa aktığını. Boşa koysam dolmuyor düşündüklerimi, doluya koysam… Doluya bir şey daha koymaya yeltenmiyorum iyi niyetliliğimden… Akan zamanda iki kere yıkanılmıyor muydu neydi? Zaman yavaşlayınca, zaman sünüyor; mutlu olunca gözlerimi yumuyorum sonrasını düşünüp ağlamayayım diye.

Bazen, “bazen”leri bekliyor insan. Olmayacak işlerde arıyor zihninin kaybettiği yarısını… Sonra genel geçerlere boyun eğiyor. Suskunlaşıyor. Bıçak açmayan ağızlara, dinleyici kulaklar belki. Yankısında yorulmayacağın çığlıkar gerek mesela.

Terk etmenin yolu yok gibi kendini. Yüksek Hızlı Terk edişler lazım büyük şehirlerden bilinmeyen kasabalara, her şeyi devletten bekliyorum bazen, yakışmıyor aşırı muhalif hallerime. Sırtıma çantamı alıp yürüyorum bir bilinmezi bir anı haline getirmeye…

Uzak

Yorum Yok

Yanıt yaz