İlişkiler

4 Posted by - 7 Haziran 2017 - Haziran 2017

Hayata şair gözüyle bakmaktan yorulan insanlar görüyorum. Düşünceleri inşaat alanı gibi. Sürekli duvarlar örüp o duvarlara pencereler takıyor ve sonrasında kendi ördüğü duvarın ardından bakıp mahkûm olduğunu düşünüyor.

Şiirler yazıyor itinayla ördüğü duvarına, özgürlük talep ediyor. Şarkılar söylüyor devrime dair.  Özgürlüğünü veren kendisi, duvarı ören kendisi ama kahramanını hep dışarıda arıyor. Acıklı filmlerde kendi sancıları ile karşılaşıyor. Her sahne başka bir acısını ya da terk edilmişliğini gösteriyor ona.

Sonra, hayatta fikirlerden medet ummaya başlıyor. Dinlerde arıyor kendisini. Kitaplar okuyup hayatım değişti demek istiyor. Bağımlısı oluyor, bağını kopardığı şeylerin. Ustalar arıyor sancısını tamir edecek. Kendisine kör, bilincine topal, özüne sağır oluyor.

Büyümüyor bir türlü, acıları büyüyor, duvarları büyüyor ama o hep küçük kalıyor kendi büyüttüğü korkuları ve düşünceleri içinde. Yapabildiği tek şey suçlayacak insan çoğaltmak oluyor zihninde. Kimi zaman anne ve babaya isyan ediyor kimi zamanda sisteme. Kendisini büyüttüğüne inandığı fakat kendisinin bir türlü büyümeyi başaramadığı hikayesinde, masum bir çocuk gibi ağlayarak ilerliyor yaşlarına.

Bazen bir erkek olup, sevdiğini hatta âşık olduğunu söylediği kadına şiddet uyguluyor. Bazen de kadın olup, karnında dokuz ay taşıdığı çocuğuna. Acının ve şiddetin milliyeti olmadığı gibi şiddetinde olmuyor. İlişkiler ağı çetrefilli ilerliyor. Birinin sancısı diğerinin besin kaynağı oluyor ve onu besliyor. Kimi zaman öyle bir an geliyor ki şiddete uğrayan kendisini suçlu şiddeti uygulayanı da haklı görüyor.

Büyümüyor insan. Oyunlardaki gibi can alıp şiddet uygulamaya devam ediyor. Felsefe okuyor. Gördüğü şey, filozofun gözyaşı oluyor.  Edebiyat okuyor. Gördüğü şey, kavuşamayan ve kavuşmadan ölen aşıkların sancısı oluyor. Belki de bu yüzden şiddet uyguluyor, beni erkenden bırakıp gideceksin korkusu sarıyor içini ve o da şiddeti körüklüyor.

Kaçacak delik aradığında sığınacak putlar aramaya başlıyor insan. Kimi zaman alkol, kimi zaman başka bedenler, kimi zaman kaçıp gitmeler, kimi zamanda kitaplar ve dinler. Her yitişi bir başka oluş ile tamamlamaya çalışıyor. Kendisine öfkeli ve eksik iken üstelik. Farkında değil İnsan, ilişkiler başkaları ile değil kişinin kendisi ile yaşanır. Kişi kendisi ile ne kadar barışık ise hayatla da o derecede barışık ve sevgi dolu yaşar. Kendisi ile ne kadar kavgalı ve öfkeli ise o derecede şiddete meyilli ve acılı yaşar.

Insanlar yaşam yolculuğunda suçlayacak birilerini arar durur. Hatta kendince o kadar çok suçlu yaratır ki içinden çıkan caniyi görmez ve kendi masumiyetini zedeleyecek diye diğer insanlara karşı bir tavır geliştirir. Kendini izole eder ve suçlular dünyasına katılır ama içindeki Çocuk halen masumdur ve yediği dayakları hatırlayarak içindeki abisini çağırır sürekli olarak ve kendisine şiddet uyguladığını düşündüğü insanları dövdürür ona. Bu travmatik ruh halinden çok büyük pişmanlık duyacağı bir eylemi yapana kadarda vazgeçmez…

 

Tali

Yorum Yok

Yanıt yaz