Kemankeşin sırrına vakıf olmak için
Binlerce kez çileyi çekip
Yayı bırakıverdim zamansızlığa
Muhabbetin ilmine zar atıp
Doğrusunu bulmak isterken sevdanın
Başının üstüne Adem’in cennetine mana veren Elma’yı koyan
Düşlerimi vurdum
okun çilekeş ucu ile
Can pazarda diyerek
Bastım topuklarına çarığımın
Ben gitmek isterken ayaklarım
Neden mahkûm olsun çarığın ayak ile olan aşkına
Şakirt olan için iman, Pir’inden gelecek sözde ise
Kıble, pirin özüne secde de mana bulur diyerek
Pusulamın doğusunu batı eyleyip
Tutuştum, sırrın sırrı içinde
Kemankeşin icabet ettiği halden doğan çiçeğin
Berdelini ödüyordu bal için hal eyleyen arılar
Hırkasını
Seriyordu yere derviş
Çilehaneyi dergâhı eyliyordu yüreğinin
Kazanı aş ile doldurup
Özünün fukaralığını besliyordu
Besmele ile başladığı tüm dualarda
Kadirşinas bir sevmeye sebep arıyordu
Dergâhın aşçısı
Tuzu az olmuş, çorbayı sunuyordu
Kapısına doluşanların taslarına
Minneti, bereketi ile seyreyleyip
Asıyordu kapısına
Kazandan aş alacaklı olan kepçesini
Gözlerinden ışık dökülüyordu
Aşk ile halvet eyleyenin
Ve
Kanat çırpıyordu kuşlar
Turnadan yol
Simurg’dan hal
Zümrüd-ü Anka’dan can alarak
Tali
Yorum Yok