Gerçek Aslında Gerçek Mi ?

6 Posted by - 4 Aralık 2016 - Aralık 2016

Hem sevdiğin hem sevmediğin şeyler var dedi şeytan, ben bir an duraksadım. Döndüm geçmişe gittim, geçmişimi bulamadım her şeyi silmiş birisi olmalı diye düşündüm(Belki …mişte olabilir, ama onu bir bulursam eğer…). Her neyse çıktım oradan dışarı, bir temiz hava alayım kendime geleyim diye düşündüm. Fakat ne mümkün az ilerde bir ceset gördüm, adamı midesinden 3 kurşunla vurmuşlar midesinden diyorum, ölmüş dibine kadar, ben oradan uzaklaşırken hala kafasına tekme atıyorlardı.

Şiddetin, acizliğin, gözü dönmüşlüğün böylesine pes deyip uzaklaşırken Gümüşsuyu’nda buldum kendimi, bir baktım Kabataş’a inen o renkli merdivenlerdeyim, hooop aldı mı beni bir alacakaranlık. Alacakaranlık dedimse hayatın alacakaranlığı değil elbet söylemek istediğim, tatlı bir telaş gibi, insanın yüzüne vuran yaz meltemi misali bir gökkuşağı alacakaranlığından bahsediyorum.

Evet, bazen ne demek istediğimi net bir şekilde ifade edemiyorum bunun sorunsalını zaman zaman yaşıyorum, ama siz beni anlıyorsunuz önemli olanda bu zaten. Kerhaneye gitmek kadar seviyorum ben süslü cümleler kurmayı, bazen hoşunuza gider bazen boşunuza bazen de alayınıza. Ama siz hala o merdivenleri düşünüyorsunuz biliyorum, nereye çıkar diyorsunuz?  Bana göre o merdivenlerin sonu Kabataş’a çıkmaz, Deniz’e, mavi ’ye, insanlığa, özgürlüğe çıkar. Hayatın sana yüklediği sonsuz sorumluluk çerçevesinde, insan bazen çok istese bile kendini bulamayabilir ama o merdivenleri kaybetmezse bir çıkar yol bulması muhtemeldir.

Çıkar yol derken kafasının nasıl çalıştığıda önemli insanın, sorgulamayan, yadırgayamayan, objektif bakmaktan uzak, duyarsız, çevresindeki her şeyi nesnelleştiren bir insana ancak hayvan denilebilir. Günümüzde bol miktarda hayvan var çevremizde, ama esas soru şu ki bizde zaman zaman o hayvanlardan oluyor muyuz? Ne demiş Konfüçyüs; ağaca tırmanmayı hedefliyorsan, ne kadar yukarı diye sorma çünkü yıldızları hedeflemelisin. Biliyorum, biraz karıştı, hemen toparlıyorum.

Esasen ben Aşk’tan bahsetmek için yazıya başlamıştım ama zamanın ölü bir yılan gibi aramızda yattığını öğrendiğim günden beri de bunu anlatmaktan vazgeçmiş gibiydim ta ki sardunya çiçeğinin ceylan olarakta adlandırıldığını öğrenene kadar. Zamanın insana öğrettiği bir şey varsa eğer o da ne kadar çok yalnız kaldığıdır. Sardunya’nın sonu hep iki dostu birbirine bağlar, bazen yanılsama diye nitelersiniz bazen bir sığlığa sokarsınız, oysaki gerçek bir bağ özeldir ve özel olan bağları adlandıramazsınız Aşk, Sevgi, Tutku, Şehvet vs. diye.

Hepimize gerçek gibi görünen bu farazi Dünya’da bazı gerçekleri gerçekten gerçek olsa bile fark edemezsiniz. Tıpkı bu yazının başında benim nerede ve şu anda nerede olduğumla ilgili ikileme düştüğüm gibi. Fakat bildiğim şey vardır ki o da mutlak gerçektir. Kişiye, zamana, duruma, mekâna bağlı olarak değişemez.

Dostoyevski’nin yeraltından notlar kitabındaki bir cümleyle bitireceğim “Gerçek her şeyin üstündedir, en zavallı egoların bile”

Gerçek bir Dünya’da yaşamak ümidiyle…

Herkese iyi seneler diliyorum, her ne kadar pek mümkün görünmese de.

 

El Arte

Yorum Yok

Yanıt yaz