Bunlar hep entropiden

6 Posted by - 7 Aralık 2017 - Aralık 2017

“Bulunduğun yerden memnun değilsen değiştir, ağaç değilsin.”

Öyle ya ağaç değildik, memnun değilsek bir şeyler yapmalıydık, küçük ya da büyük fark etmez adımlar atmalıydık aksi taktirde homurdanmaya hakkımız yoktu. Filmlerde görüyorduk, kitaplarda okuyorduk, anlatılagelen başarı öyküleri vardı ,tarih de tanıklık ediyordu. İnsan isterse yapardı, başarırdı, yapması gereken yalnızca hayatının dizginlerini eline almaktı.

Bu motivasyon cümlesinin -di’li geçmiş zamana gömülmekten kurtulabilmek için kendisinin de motivasyona ihtiyacı var gibi. Uzaya fırlatılan bir füze misali kapsüllerinden kurtuldukça hızlansa da evrensel yasalarla mücadelesi bitmiş değil. Bu insafsız yasalardan biri de entropi. Termodinamiğin ikinci kanunu olan bu kavram başarılı bir bilimsel teori olmakla beraber ,neden yaşlanırız ,buzullar neden erir, evlerimiz neden sürekli dağılır ,neden nehirler denizlere akar, neden ölürüz gibi birçok soruyu yanıtlar. Enerjinin iki temel prensibinden birincisi kaybolmadığı, ikincisi ise enerji farklarının eşitlenme eğiliminde olduğudur, işte entropi  burada devreye girer, Robin Hood misali zenginden alıp fakire verir ,eşitleme yöntemi yüksek enerjiden düşüğe doğrudur lakin insan da tam aksine vermeye değil almaya meyillidir. Türünü sürdürebilmek gibi masum bir içgüdüdür onu güden aslında. Vereceksin diyen entropiyle, sürdüreceksin diyen içgüdüsü arasındaki çatışmanın ortasında keşmekeşte kalan insanın çabası ise takdire şayandır doğrusu. Entropi yapısı gereği düzeni bozarken insan da doğası gereği bıkmadan usanmadan yenisini kurar.

‘İnsan insanın kurdudur’ der Hobbes, başıboş kalan insanın kazanç, güvenlik ihtiyacı ve şöhret olarak sıraladığı üç temel savaş nedeniyle kurda dönüştüğünü ileri sürer.Bu savaş nedenlerinin yol açtığı anarşiyle başa çıkmanın yolunu ise devlet olarak görür. Devletten murat organizasyondur. Bir sistem ne kadar organize ise entropik değeri de o kadar düşüktür fakat entropi daima artma eğilimindedir. Hobbes ne ilktir ne de son, insanlık tarihi boyunca sorumluluk sahibi birileri ipi göğüsleyip kendince doğru olan yöntemlerle sistemler kurmuş, kimi başarmış kimi en azından elinden geleni yapmış olmanın verdiği rahatlıkla göçüp gitmiştir.

Biz ideolojik ya da manevi sistemler kurup onlar aracılığıyla kurt değil insan olmaya çalışırız, meyveleri buz dolabında saklarız, yaşlanma karşıtı kremler süreriz, antibiyotikler, aşılar  geliştiririz, nehirlerin önüne setler çekip barajlar kurarız, yer çekimine inat uzaya araç göndeririz, evlerimizi temizler, sağlıklı besleniriz.Bu arada entropi de boş durmaz entropiliğini yapar. Yani hayatla mücadelemiz aslında yataklarımızı toplarken akşam yeniden dağılacağını bilmek gibidir .İşte bu belli belirsiz anlama anlarında yaptığımız tercihler kim olduğumuzu belirler. Aradaki çatışmanın ortaya çıkardığı sürtünmeden doğan enerjiye de insan olma yakıtı diyebiliriz bu durumda.

Ağaç olmadığımızı iddia etsek de görünmeyen köklerimizden fazla uzaklaşamayız ama en iyi meyvesini verme mücadelesinde bir ağaç olabiliriz, meyvesi olmasa da gölgesi olan bir ağacızdır belki ya da kereste olarak işe yarayabiliriz, bataklık kurutan türdenizdir ya da odun olur yanarız günün birinde. Köklerimizin yerini kim belirler, neden kimileri bataklıkta kimileri ormanda kimileri bakımlı bahçelerdedir bilinmez ama ağaçlardan öğrenilecek bir şey varsa o da vazgeçmedikleridir.

 

Derya Konuk

Yorum Yok

Yanıt yaz