Çöllerdeki kumlara kar, molotof beyinlilere kurşun yağdırdım
Fırından çeyrek altın, kuyumcudan ekmek, papazdan pilav aldım
Tac-Mahali Fransa’da, Piramitleri Yeni Delhi’de gördüm
Kutuplarda yürüdüm, bitap düştüm
Gezgin kütüphanenin rafından elma çaldım
Finansal yoksunluklar ve yer çekimsiz ideal şartlarda
Cevapsızlardan kıpkırmızı olmuş telefon listemde
Tok tavuk gibi boş buğday ambarlarında
Bazılarının içinde, bazılarının gerisinde
Ama bütün bir kılıç balığı yutmuş gibi dimdik durarak tökezledim
Masalları bozdum, Çizmeli kedi değil Çizmesiz Köpek dedim
Her cümleye bir anlam yükledim ağzına kadar
Sonra hepsini tren vagonlarında taşıdım bir vurdumduymazlığa doğru
Bazen yakınlarımı aradım savaş sonrası
Bazen bir hiç olarak kaldım öylece
Şimdi bir musalla taşı sallanıyor zihnimde
Ve ben seçmedim böyle olmayı
Oluyor olmayı , olmamayı , olamamayı….
Not: İlk dize için (Çöllere kar yağdırma) Yıldız Tilbe’nin “Sorma” Şarkısına teşekkürlerimle.
El Arte
4 Yorum
Çok arabesk değil mi..?
sondaki nottan etkilenmişsin
bu zıtlıkların edebi adı her neyse çok güzel olmuş bence
thanks mate