Yusufçuk konuyordu hasretliğimin zikir çeken hallerine.
Bir deli rüzgar A/kıp gidiyordu nefes diye göğüs kafesimden içeri.
Hayyam cenneti de şarabı da S/evgiliyi de bu dünyada buldu diye,
yanık yanık türküler söylüyordu,
kulağımın kirişine yaslanmış olan, yağmur kuşu
YıL/dızlardan ışık toplayıp fanuslara saklayan sevgilinin,
korktuğu karanlığı aydınlatıyordu, ateş böceği
Gel diyordu Tanrı,
yedi kat gökyüzüne kurduğu cennetinden bakarak bana,
“gel Zümrüd -ü Anka kuşunun kanadını takıp omuzlarI/na” çık diyordu yarattığı cehennemin azabından
M/utluluğu adaletsizce paydaş ediyordu şeytan.
Bu yüzden acılar denizinde yanıp duruyordu insan.
günahları sevaplarını yutuyordu isyan ettiği kaderinden dolayı
Sıralı ölümler nasip etsin
diye Azrail’i tutukluyordu vicdan
ve sıralı doğumlarda çoğalıyordu AŞK
Kimsesizliğin kimi olmak için dolanıp duruyordu sırtında heybesi,
avuçlarında umutları ile Derviş
ve kelebek kanatlarını yakıyordu kirpiklerimde
küllerinden tekrar doğmak için
Kelimesizliğe teslim ediyorum kendimi,
bildiğim bütün SUS’malara sığınıyorum diyerek kapanıyordu tüm kutsal kitaplar
ve bütün yaratılmış düşlerim kül oluyordu,
kâlü belâ’dan beri gelen yalnızlığında, evvel ve ahir kalabalığında.
Yazar: Murat Tali | ||
---|---|---|
E-Posta: murat.tali@gmail.com |
Yorum Yok