Biriktirme Ustası

4 Posted by - 5 Şubat 2017 - Şubat 2017

Bardan çıkıp otoparka doğru yürürken, son iki yılda teknolojik bir cihazdan ziyade, vücudunda yeni bir uzva dönüşen telefonu ile yarın akşamın organizasyonunu yapıyordu. Otoparkta kalan birkaç aracın arasından sıyrılarak ödeme yapacağı, gaz sobası ile ısıtılan küçük kabine vardığında içeride kimsenin olmadığını gördü. Anahtarlar duvardaki panodaydı aslıydı.

  • “Selim abiiii.”
  • “Hooop ! Geldim.”

Arabanın altını yüksek kasisli çıkışa sürtememeye özen göstererek otopark’tan çıktı, trafik çevirmesine yakalanmadan çevre yoluna ulaşabilmek için ara sokaklara daldı. Sarhoşken direksiyona oturan tüm şöförler gibi, nereden peydahlandığı belli olmayan bir özgüven duygusu geliştirerek kendini çok iyi hissetti, radyoyu açtı. Bu saatte trafik olmaz diyerek, E5’e bağlandı. Yanıldığını, Merter’e geldiğinde anlayacaktı.

İyi denebilecek bir hayatı vardı. Fena kazandırmayan bir işi, sofistike kıyafet seçimleri, orta sınıf bir arabası. Yakışıklı bile sayılabilirdi. Son dönemde moda olan, sakal bıyıktan ibaret erkeklere inat, traş olmayı bakımlı olmakla eş tutan bir mirasın varisi idi. Her sabah olmasa da, iki günde bir sakal traşı olur  kesikleri için kan taşı kullanırdı. Kan taşı ve bazı diğer şeyler, evine gelen misafirlerden saklaması gereken, eski zaman alışkanlıklarındandı. Bu alışkanlıkları ondört yaşından beri biriktiriyor, bunlara alışkanlık kumbaraları diyordu. Bunun gibi birden çok kumbarası vardı. Her birikimini doğru olarak ayrıştırmak ve kendi içinde sınıflamak (sınıf farkı her yerde başa beladır) için dizmişti bu kumbaraları aklının raflarına.  Bu köşede korkularını biriktiriyordu, işte şurada da arkadaş kumbarası vardı. İnsan kumbaraları yönetilmesi en zor olanlardandı. Hayatına yeni giren birini önce tanıdıklar kumbarasında saklar, zamanla arkadaş ve dostlar kumbaraları arasında taşırdı. Dostlar kumbarası yükte hafif, pahada ağırdı. Buraya taşınabilmek kolay değildi elbette.

Biriktirmek, insanoğlunun varoluş tarihinde bir dönüm noktasıydı ayrıca. Neolitik dönemde avcı toplayıcılıktan, yerleşik hayata geçen insan, ilk tohumu ekerek tarımı, evini çevreleyecek ilk kazığı çakarak ilk çiti çektiğinde mülkiyeti, ilk tahılı biriktirirken kapitalizmi icat etmişti. O günde bu yana biriktirmek insanoğlunun var olmasını engelleyecek tehditleri azaltan, kendini güvende hissetmesini sağlayan başlıca unsur olmuştu.

“Ayrıca ne zararı var biriktirmenin” diye düşündü. Ona göre biriktirmeyenlerin hali ortadaydı. Akşam işten eve, evde işe bir kısır döngünün içinde; yaşamak denirse buna yaşıyorlardı. Oysa ki kendisi öyle miydi. Her gün kumbaradan birini seçiyor, buluşuyor, sohbet ediyor hatta bazen sevişiyordu. Haftanın tüm günleri ve saatleri iletişim içindeydi insanlarla. Bunun için müthiş çaba sarf ediyordu. Ne diyordu Turgut Uyar, “işte böyle olmak, en iyisidir olmakların”. Bu dizeyi tuttu kendine yakıştırdı sonra.

Aklının raflarının en arkasında bütün azameti ile yalnızlık kumbarası duruyordu. Bir kez bile uğramazdı ona yolu. En kötü zamanlarda, hiçbir telefonu yanıt bulmadığında, bu korkuyla Selim abiye koşardı. Otoparkın içinde gaz sobası ile ısıtılan küçük kabinde, birbirlerine bile bakmadan, sessizce oturup bira içerlerdi. Gece biterken bu yalnızlık kazasından kılpayı kurtulmuş bir kazazede olarak evinin yolunu tutar, ertesi gün ve ertesi için planlar yapardı.

 

Cevizlibağ’da yanyolda çevirme vardı. Aynı yerde daha önce durdurulduğunda, gecenin körü dememiş, Gezi parkı olayları ertesinde tartışıp kavgalı ayrıldıklarıpolis arkadaşını aramış, adam telefona çıkmamıştı. 65 promil ile ehliyeti kaptırdığı o gece ilk işi,  polis arkadaşını kumbaradan çıkarmak olmuştu. Artık işine yaramıyordu.

İnsanlar birer sayıdan ibaretti artık. Ellerini, yüzlerini hatırlamıyordu onların. Çocuğu hasta olduğu için ağlayan kişi Aylin miydi yoksa Taner mi ?  Taner evli miydi ? Şimdi kimliksiz birer tatmin aracına dönüşmüştü hepsi. Korkutuğunu hissetti.

Merterde trafik durdu. Camı açarak art arda iki sigara içti. Yarın akşamki doğum günü partisine kendini davet etmekten vazgeçti.

Trafik ağırdan akmaya başlamıştı.

 

Bay C

Yorum Yok

Yanıt yaz