Asırlardır cevabı aranan sorulardan biri;
”Kararlarımız bize mi ait, kararlarımızın doğurduğu sonuçların ne kadarından biz sorumluyuz ?”
Faturanın tamamını kendimize kesersek, hakim duygumuz suçluluk ya da kibir olacaktır. Bunlar birbirinin zıttı gibi görünse de “benim yüzümden “ ya da “benim sayemde” diye başlayan cümleler kurdurarak insanı kemirirler.
1998 ‘de Nobel Fizik Ödülü alan Stanford Üniversitesi’nden Robert B.Laughlin’in “Kadim Dünya İşini Bilir” başlıklı makalesi bu soruya verilmiş bir tür yanıt sayılabilir mi acaba ? Laughlin’e göre “hibrit bir araba kullanıp kullanmadığınız Dünya’nın umrunda değil. ”Hükümetler küresel ısınmayı yavaşlatmaya yönelik hatırı sayılır adımlar atmış olsa da jeolojik zaman penceresinden bakıldığında, bunun Dünya açısından bir önemi yok. İklim değişimi “Dünya’nın kimseye sormadan veya herhangi bir açıklama gereği duymadan zaten kendi kendine yaptığı bir şey. ”Yüz biner yıllık aralıklarla yaşanan buzul devirlerinin ardından ani ısınma dönemleri yaşandı ve günümüzde yaşadığımıza benzer iklim koşulları oluştu. ”Usta Dünya’ya güvenin”diyor Laughlin. Peki bizim dünyaya gelişimizi incelesek-ki hiçbirimize danışılmadı- Milyonlarca sperm hücresinden en güçlü, en hızlı olan yumurtayla birleşiyor, bu spermdeki kırk altı kromozomla yumurtadaki kırk altı kromozomdan yirmiüçer tanesi bütünleşiyor. Böylece yarısı anneden yarısı babadan alınan kırk altı kromozomla embriyo oluşuyor. Hücresel çoğalmalarla kopyalanarak yüz trilyon hücreye ulaşan embriyo insan şeklini alıyor. Bu durum insan şekli alan embriyonun yaşayacağı hayatta bazen genetik lanet bazen de genetik lütuf olarak kendini gösterebiliyor. Dünyaya gelen bebek yine aynı anne baba tarafından büyütülüyor. Doğduğumuz kıta, ülke, şehir, mahalle ve büyük aile de artık işin içinde. Genetik kodlarımıza artık kültürel değerler, inançlar, ayıplar, yasaklar, beklentiler, kurallar hatta iklim, dünyaya geldiğimiz zaman dilimi ekleniyor. Artık kopyalanan sadece hücreler değil. Böylece biz, biz oluyoruz. Kararlar veriyoruz bu kararların olumlu ya da olumsuz sonuçlarını yaşıyoruz.
Evrendeki her şeyin bilgisi çekirdeğinde gizliyse ,kendini kopyalayarak çoğalan hücrelerden oluşan insan gerçekten özgür iradeye sahip mi ?
“Elinden gelenin en iyisini yap“ öğüdünün kaynağı bu bakış açısı olabilir mi ?
Mavi
1 Yorum
ibn haldun’un “coğrafya kaderdir” sözünü hatırlattı bana bu.