en güzel sözlerimi
demir parmaklıklar ardında hapsetsem, sana dair
kaybetmemek için onları
sonra da birer birer yargılayıp idam etsem hepsini
sana yeterli anlamları veremedikleri için
sonra otursak seninle rüzgarlı bir sonbahar akşamı
ılık bir istanbul meltemi saçlarını savururken
uzun uzun sussak karşılıklı
ben anlatmasam
sen de dinlemesen heyecanla
konuşamadığımız konular hakkında sussak
uzun uzun
tutmasam da olur elini
hem kaçan gözlerini yakalar belki gözlerim
aynı vapurun sesini duyarız uzaklardan
kim demiş konuşmak şart diye
aynı hayalleri kurabilmek için
suskunluğumuzda kutsasak
varoluşumuzun en derin anlamsızlığını
yerde yuvarlanan sararmış sonbahar yaprakları gibi
anlamsız bir gülümseme belirse yüzünde sonra
dokunmaya kıyamadığım yanakların
ah ne kadar uzaktalar şimdi
çok uzak yıldızlar ve galaksiler gibi
uzansan tutuverecekmişsin gibi hani
zaman boynumuza asılmış soğuk pranga
yavaşça yudumladığımız çaylarımız da bitecek
aynen birgün hayatlarımızın biteceği gibi
işte bu yüzden suskunluğum
hangi cümleyi kursam
yetim kalıyor bir yanı
anlamsız
ama sen de sus nolur
hiçliğin o en dingin ve huzurlu anını
birlikte kucaklayalım
varoluşun beraberinde getirdiği
lanetlenmiş acılardan kaçarak
birlikte boğazlayalım
kötülüklerin en kötüsü olan ümitlerimizi
yarım kalan çaylarımızla kalksak masadan sonra
bazı şeyler bitmesin ümidiyle
yarım kalan hayatlar gibi
bütün tutkularımız ceplerimizde
“elvada” demesek birbirimize
“seni seviyorum” da demesek
“kendine iyi bak” demesek hiç
bir çift göz yetmez mi anlamı bulmak için
konuşmamız şart mı?
Sisifos
1 Yorum
2 sene daha uğraş olmazsa bırakırsın demeyeceğim 🙂
bence iyi , 5-10 kelime seçimini farklı yapabilsen başka yere de giderdi diye düşünüyorum