Basit bir veda sahnesi

10 Posted by - 12 Eylül 2017 - Eylül 2017

Uzun süren kavgaların arasında sustuğumuz dakikalarda bu sahneyi kurmuştum kafamda. Bağırmaktan damarları derisinin biraz üstüne çıkmış ve yorgunluktan hafif sağa bükülmüş iki boyun gözümün önüne gelirdi hep. Salkım saçak toplanmış bir bavul. Derin bir sessizlik. O kadar çok konuşulmuştur ki o ana kadar, diyecek pek de bir şey kalmamıştır. Susulur öylece. Tek anlamı “ ben seni aslında çok seviyorum ama gitmekten başka yol kalmadı” olan nefes sesleri duyulur sadece…

İşte o an, dağınık saçlarının ardına saklanan göz bebeklerinde de aynı soğuk ve yorgun ifade vardı. Kafanı çevirene kadar, sana baktım uzun uzun, arada bir de birlikte büyüttüğümüz çiçeklere. Sonra sen yerinden doğruldun usul usul. Kalktın, çıktın, gittin…

Giden sevgilinin kapattığı kapının ardından bakmak ne kadar zormuş meğer…

Sanki hala sana bakıyormuşum gibi bakmaya devam ettim kapattığın kapıya. Yıllardır girip çıktığım bu kapının bu kadar anlamlı ve bu kadar hüzünlü olabileceğini hiç düşünmemiştim… Zaman o ana asılı kalmıştı sanki. Bir adım ötesine geçemiyordum.  Kalbim sıkıştı zamanın içinde.

Sonra tüm hislerimi anlatmaya başladım kapattığın kapıya. Seni nasıl sevdiğimi, her dokunuşunun beni nasıl titrettiğini, ve daha milyonlarca ayrıntıyı. Bir an sesimden rahatsız oldum. Saatlerdir kendi kendime konuşuyor olamam komik geldi. Kendi kendine konuşana yapılan onlarca asılsız yakıştırmanın ne kadar acımasız olduğunu anladım, zira kendi kendine konuşana yalnızdan başka şey demek saçma olur aslında.

Sustum öylece. Çiçekleri sulayıp, kendime çay demledim.

Uzak

Yorum Yok

Yanıt yaz