Normal

10 Posted by - 12 Eylül 2017 - Eylül 2017

Çoğunluğun yaptığı şeyleri normal karşılıyoruz genellikle, ilk duyduğumuzda- yok artık -dediğimiz birçok şeyi yaparken buluyoruz kendimizi bir süre sonra .- Herkes yapıyor canım ne var bunda – aşamasına gelmemiz çok zaman almıyor. Dünya küçük artık, daha hızlı dayatıyor kurallarını. Bizlerse ağızlarımızı açıp yenilerini bekliyoruz,kendi kararlarımızı verdiğimizden kuşkumuz yok bu arada çünkü normları belirleyen de bir şekilde biziz. Sıra dışı olanı da deli ilan ediverdik mi tamam,rahat rahat kendimiz gibi normal insanlarla ,normal bir yaşantı kurabiliriz.Sahip olmak normal örneğin,ihtiyacımız olduğuna inandığımız giysiler alıp dolaplara sığdıramadığımızdan giyinme odası olan yeni bir eve taşınıyoruz,öteki evi de kiraya veriyoruz,evlenebilmek için tek taş yüzüğe ihtiyacımız var,çok çalıştığımız için tatile,çok yorulduğumuz için temizlikçiye,hasta olmamak için adını bilmediğimiz vitaminlere ihtiyacımız var.Bunları elde edemediğimizde mutsuz olmamızsa normal.O kadar çok şeye ihtiyacımız var ki tüm bunlarla kendimiz başa çıkamıyoruz ,böylece herkes birbirinin hem kölesi hem efendisi oluveriyor.Günümüzden yaklaşık on bin sene önce yaşamış olan atalarımız, bir devrim yaptıklarının bilincindeler miydi, bu günleri görseler yine de buğdayı evcilleştirirler miydi bilinmez. Sınırlar,sınıflar,mülkiyet,aile,dinler,devlet ve kölelik bize onlardan yadigar.Bir kaç hayvanı ve bitkiyi evcilleştirip besin zincirinin dışına çıkan insan, bir eve,bir aileye,çitleri olan bir bahçeye,bir köye sahip olurken aynı zamanda da tüm bunlara ait olduğunu anladığında aslında evcilleşenin kendisi olduğunu idrak etse de artık iş işten geçmiştir.Artık hep daha fazlası vardır ve insanın gözü ondadır.Sahip olma hırsı uyanmış ve tüm hücreleri ele geçirmiştir.Yapılanları meşrulaştırmak için de çağa göre ihtiyaçlar icat edilmiş,ihtiyaçlara göre sanayi gelişmiş ve böylece minarenin kılıfı hazırlanmıştır.Aradan on bin yıl geçmiş olmasına rağmen buğdaya göre evrilememiş olan bedenlerimiz  ‘glüten intoleransı’ denen bir dertten muzdarip. Glüteni sindirememişken bu yeni yaşam biçimini sindirmiş olmayı beklemek belki de haksızlık.

Gündelik hayatlarımızı vahşi bir hayvana av olmadan geçirmek artık normal, yüz yıla yakın kalitesiz bir ömür normal,kalabalık şehirler,fabrika bacaları,savaşlar,çekirdeksiz karpuz,tüysüz  tavuk,kanser olmak  normal,on sekiz yıl eğitim alıp yine de cahil kalmak normal,kakao işçisi bir çocuğun çikolatanın tadını bilmemesi normal,çocuklarımıza, eşlerimize ya da evcil hayvanlarımıza  ‘hayatımın anlamı’ diye seslenmek de normal çünkü kolaylıkla elde ettiğimiz şeylerin anlamı yok.Anlamlı olma yükünü yakınlarımızın sırtına yüklersek mutsuzluklarımızdan da onları sorumlu tutabiliriz,yani en sevdiklerimizin hayatımızı mahvetmesi de normal.Ev yapımı zorluklarla mücadele etmek hem çok kolay hem de çok zor,başa çıkamamamızsa  normal.Besin zincirinin dışına çıkan insanın kibre kapılıp doğada ve hatta birbiri üzerinde hükümranlığını ilan etmesi normal.

Doğal seçilimin şekil değiştirmesi sonucu uzayan ortalama yaşam süremize uyum sağlayamadık henüz.’İnsan düşünen hayvandır’ demek bir yanımızın hala hayvan olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İnsan yanımızla hayvan yanımızın birbirine oranı bireye göre,bireyin kendi içinde ise günden güne hatta andan ana  farklılık gösterebiliyor.Bu durumda insan yanımızın stoacı bir dinginlikle ‘her şey tam da olması gerektiği gibi’ demesi gayet normal.

Mavi

2 Yorum

  • Bay C 25 Eylül 2017 - 14:42 Reply

    Sahip olduklarımızın nasılda bize sahip olduğunun ve bu durumun ne de kolay kabul edildiğini anlatan çarpıcı bir yazı.

  • sisifos 27 Eylül 2017 - 13:40 Reply

    “Anlamlı olma yükünü yakınlarımızın sırtına yüklersek mutsuzluklarımızdan da onları sorumlu tutabiliriz, yani en sevdiklerimizin hayatımızı mahvetmesi de normal” cümlesi o kadar anlamlı olmuş ki. ama burada kurban olmanın yanında zaman zaman suçlu rolünü de üstlendiğimizi unutmamamız gerekir. kim bilir kimleri hayatımızın merkezine hayatın anlamı olarak koyup ağır yükler yükledik omuzlarına? sahi hayatın anlamı, bizim şeyleri bölük parça görmemizden dolayı nesneleştirdiğimiz belirli bir parçaya yüklenebilecek kadar basit olabilir mi?

  • Yanıt yaz