Basitliğin Keskinliği

6 Posted by - 4 Aralık 2016 - Aralık 2016

Bugünkü adı ile insanoğlu, varolduğu günden bu yana hayatta kalmak için çok çaba sarf etti. Neolitik çağ ile birlikte yerleşik düzene geçen atalarımız, kemik ve taşlardan daha kullanışlı aletler yapmaya başlamış, birbirine yakın aileler, köyler kurarak tahıl üretimine başlamıştı. Mimari ile ilgili bu gelişmeler, ilk inanç sistemlerinin oluşmasını tetikleyerek günümüze kadar ulaşan bu sistemin ilk tohumlarını da ekmiştir.

Yerleşik düzen, insanoğlu için daha güvenli ve konforlu bir yaşam alanı oluşturarak, gelecekte hayatta kalmak dışında başka konular üzerine de kafa yormasını sağlayan bir devrimdi. Yerleşik düzene geçişten binlerce yıl sonra, doğu ve batı imparatorluklarının ortasında bir yerde, soru sorma, yanıt arama, kısacası bilginin peşinde olma üzerinde gelişen bir irade, bugünkü anlamı ile felsefe diye tanımladığımız düşünce alanını oluşturdu. M.Ö 7.yüzyılda, İyonya uygarlığının en önemli ticaret merkezi olan Miletos’ta (Aydın’ın Didim ilçesine 5 km. uzaklıktaki Milet) yaşayan Thales adında bir kişi, bugün felsefe ve bilimin öncüsü olarak kabul edilmektedir. Kadim Anadolu topraklarından yeşeren, Yunanistan yarımadasında can bulan ve dünyaya yayılan bu düşünce iradesine, yüzyıllar boyunca birçok ünlü/ünsüz filozof hizmet etmiş, düşüncelerini sözlü veya yazılı olarak gelecek nesillere aktarmışlardır.

Bugün insanlar (en azından büyük bir kısmı), yüzyıllar önce sorulan soruları sormaz, yanıt aramaz durumdalar. Günlük hayatın dayattıkları, ilişkiler ve yaşam koşulları derken, insan sabah işe giden, akşam eve dönen kurmalı bir zembereğe dönüşmüştür. Bu politik, ekonomik ve ekolojik şartlar altında, hayatta kalabilmek adına evrimleştiği günden bu yana verdiği en büyük mücadeleyi vererek, bana başa döndüğümüz hissettirmektedir. Bu modern vahşi ortamda daha çok tüketmeyi ilke edinmiş,  üretirken yok etmeyi kabullenmiş olan insan, bu zihin bulantısını modern zamanların hayatta kalma mücadelesi olarak adlandırmaktadır.  Artık mağaralarda değil, yüksek binalarda yaşıyoruz, ulaşım için modern taşıtları kullanıyoruz. Zamanımız kısıtlı bu yüzden hızlı kararlar veriyoruz. Bir problem ile karşılaştığımızda en kolay yolu ve en basit açıklamayı benimsiyoruz. Biraz mürekkep yalamış olanlar, bu yaklaşımı skolastik dönem felsefecilerinden Ockham’lı William’ın teorisi ile açıklamaktadırlar. Böylece yukarıda tariflediğim insanlar topluğundan ayrışarak, parantez içindeki notum ile dışarıda bıraktığım, soran insanlar güruhuna katıldıklarını zannederler.

”Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem.” Yani, ”Unsurlar gereğinden fazla çoğaltılmamalıdır” .

Hadi, bunu biraz açalım.

“Ockham’ın Usturası” , herşeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda, en basit açıklamanın doğruya en yatkın olduğunu söyler. Bu yaklaşım, yıllar boyunca sadece bilim insanları tarafından değil, politikacılar tarafından da kullanılarak, anlamı çarpıtılmış, “Kestirip atmak” seviyesine kadar düşürülmüştür. Oysa Ockham’lı William’ın teorisi, bir fenomeni açıklamak için önümüzdeki varsayımlardan en basitinden başlayarak bir sınıma yapmamız gerektiğini işaret eden bir çalışma yöntemidir. Bir problemi açıklayabilecek onlarca varsayım varsa, en basitinden başlamak en azından zaman kazandıracaktır. Bu yüzden, bir problemin en basit açıklamasının yanlış olması, bu teoriyi çürütmez.

Nicholas Fearn, Zeno ve Kaplumbağa kitabında bu konuyu şöyle bir örnekle açıklar.

“Örneğin eğer bir kişi sizin çıkma teklifinizi sürekli olarak reddediyorsa, bu belki son altı aydır çok meşgul oldukları için, belki kabul edemeyecek kadar gergin oldukları için, belki de siz o kadar çekici gelmediğiniz içindir. Bununla birlikte en basit açıklama bu şartlarda normal varsayım- söz konusu kişinin sizi arzulamadığıdır. Bunun tersine duygusal açıklamalar yapmadıkları müddetçe, enerji tasarrufu yapmak istiyorsanız, bu neticeye varmak tavsiye edilir.”

Günümüz kısıtlı düşünce ortamında, problemlere en basit çözümleri ve fikirleri üreten, hayata geçiren ve sonuçlarına başkalarının katlanmasına sebep olan çeyrek akıllıların kafalarının üzerinde Ockham’ın usturası sallanmaktadır.

 

Ahşap Stoa

Yorum Yok

Yanıt yaz