Işığı Yakarken

7 Posted by - 5 Şubat 2017 - Şubat 2017

Değersiz bir andan ibaret sanıyordu adam giderken. Yeşil bir kazak, özensiz ütülenmiş bir pantolon giymiş, üzerine büyük gelen hafif eskimiş bir palto eşliğinde güçlü gözükmenin zor olduğunu bildiğinden, sessizliği seçmişti. Sessizdi ve kelimeler olmadan daha güçlüydü. Gidişi çok da zor olmadı. Arkasından kal diyen de olmadığından çok kısa bile sürmüştü.

Başlarken, bu eve evim dediği zamanlarda hep bir korku vardı içinde ama o gün geleceğini hiç hayal bile etmemişti. Çok da eğlenceli olmuştu. Yeni bir ev yaratmışlardı.

Onu çok seven bir kadın vardı. Nasıl davrandığının önemi yoktu ya da ne dediğinin. Koşulsuz seviyordu kadın. Adam da biliyordu her sabah onunla uyanmanın güzelliğini. Kadın da mutlu gözüküyordu. Neden edeyim ki? Diye düşündü sıkça adam. Bir kere sormamıştı ne olacaklarını. Olmak olacaktan daha kolaydı. Hep yaşadıkları günü konuşmayı seçti.  Böyleyken daha rahattı. O da biliyordu yarını görmek için ışığa ihtiyaç vardı. O ışığı biri yakmalıydı ama hep erkendi. Bir gün yanacaktı işte problem neydi?

Kızamıyordu adam. Nedenini düşündükçe kadının yüzü geliyordu aklına. Gittikçe çöken gözaltları, hoyratça söylediği sözler, daha az cümleler… Belli ki gidiyorum ben diyen zamanları görmezden gelişini düşündü.  Telefonunu çıkardı. Önce bir arasam dedi. Olmadı annesini arayacaktı. Öyle ya o hep oradaydı. Ne diyecekti. Telefonu cebine tekrar koydu.

Merdivenlerden inerken ışık kapandı. Oturdu olduğu yere. Neden ışığı yakmak istemediğini düşündü biran. Bir sigara yaktı önce. Ciğerine çektiği an ağırlık çöktü önce. Yutmaya çalıştı. Olmadı. Yeşil kazağının boynunu eliyle sıvazladı. Daha nefessiz kaldı. Gözlerine su bastı. Sokak kapısının ışığına o kadar yakınken, sadece kal deseydi dedi.

 

Asteria

Yorum Yok

Yanıt yaz